2 Aralık 2011 Cuma

George Best


George Best'in ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu anlatmaya gerek yok çünkü onun için söylenen ve çok bilinen şu söz herşeyi açıklıyor; " Maradona good, Pele better, George Best".  Futbolculuğunun yanında Best'in en ünlü yanı da kadınlara ve içkiye olan düşkünlüğüdür. George Best'i daha iyi tanımak adına onun sözlerinden bir derleme yapmak istedim ve inanıyorum ki 2005'te kaybettiğimiz bu büyük adamın sözleri karşısında yüzünüzde  bir tebessüm oluşacaktır;

"Eğer biraz daha tipsiz olsaydım,Pele'nin adı dahi anılmazdı."

"Paramın yarısını kadınlara, alkole ve arabalara harcadım kalan kısmı ise boşa harcandı."

"Yedi tane Miss World ile yattığım söyleniyor ama rakam yanlıştır. Doğru rakam dörttür. Üçünü reddettim."

"1969'da içkiyi ve kadınları bıraktım.Hayatımda geçirdiğim en berbat 20 dakikaydı."

"Hayatımdaki her şeyi çalımladım, alkol hariç."

"Muhabir: Bir maçtan önce en erken ne zaman seks yaptın?
  G.Best: Galiba devre arasında yaptığım maça daha yakın bir zamandaydı..."

"Eğer bana üç kişiyi çalımlayıp 30 yarddan liverpool'a nefis bir gol atıp tribünleri ayağa kaldırmak mı, dünya güzelini yatağa atmak mı diye sorarsanız karar vermesi çok zor olurdu. Şanslı biri olarak her ikisini de yaptım ama birini 50 bin kişinin gözleri önünde yaptım."

1991'de BBC'nin prime time talk show programlarından Wogan'a konuk oldu ve program boyunca bir kaç kez küfür etti ve alkollü bir şekilde programdan ayrıldı. Best sonraları davranışından dolayı özür diledi ve her zamanki esprili bakış açısıyla ekledi " Alkolizm üzerine yapılan en kötü program oldu" 







30 Kasım 2011 Çarşamba

Matthew Le Tissier




Efsane futbolcular dediğimde aklınıza ilk olarak Maradona, Pele, Best geliyor değil mi? Le Tissier de bu efsanelerden biri ama bilinilirliği çok az.  Southampton  kariyeri 1986 da başlayan ve 2002 'de Southampton da futbolu bırakan Tissier bu formayla 443 maça çıkıp 162 gol attı. İstatistik olarak efsane olabilecek gibi gözükmese de neredeyse attığı 162 golün hepsi jenerikliktir. Attığı çalımlar ve inanılmaz şutları onu izlerken playstation oynuyormuş hissine kapılmanıza yol açabilir.

















9 Kasım 2011 Çarşamba

Ole Gunnar Solskjaer



Bu ismi okuduğunuzda aklınıza genç bir yetenek değil ,emekli olmuş bir efsane geldi değil mi ? Solskjaer yer yüzünde nöbetçi golcü denince akla ilk gelen isimlerdendir ve 28 golle Manchester United tarihinin oyuna sonradan girip en çok gol atan oyuncusudur. Kariyerinde 386 maçta 237 kez ağları havalandıran milli takımda ise 67 maçta 23 gol atan Norveç'li futbolcu emekliliğe ayrıldıktan sonra Manchester United Reserves takımını çalıştırdı ve 2011 yılına kadar burada Ferguson'ın da deneyimlerinden faydalandı. 2011 yılında yani 38 yaşında Norveç'in tarihinde şampiyonluğu olmayan, bir önceki seneyi 11. bitirmiş ve 100. yılına giren Molde takımının başına geçti. Sahip olduğu genç kadroya yine genç oyuncularla takviye yapan Solskjaer lige kötü bir giriş yapıp ilk 3 maçta 2 puan toplamasına rağmen ligin bitimine 2 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. 100. yılında ilk şampiyonluğunu 38 yaşında ki Solskjaer yönetiminde alan Molde'nin teknik direktörünü ne kadar daha elinde tutabileceği bilinmez ama Manchester United yönetimi takımın başında 25 yılı geride bırakan Alex Ferguson'ın yerine kesinlikle Solskjaer'i düşünecektir.





7 Kasım 2011 Pazartesi

Evgen Konoplyanka



  Arda Turan gittikten sonra Galatasaray maçlarını izlerken sürekli sahada bir eksik görüyordum tabi bunun en büyük sebebi de Riera'nın bekleneni verememesi. Bu noktada hem genç hemde bu açığı kapatabilecek bir oyuncu bulunabilir mi diye bir araştırma yaptım. Aradığım bu oyuncuyu hayran olduğum Dnipro takımında buldum. 22 yaşında 1,76 boyunda ki Ukrayna uyruklu Evgen'i ilk izlediğimde aklıma ilk olarak Arda Turan geldi. İkisinin de boyunun 1,76 olmasından çok top tekniği ve oyun zekası olarak Arda'yı oldukça anımsatıyor. Sağ ayaklı olmasına rağmen sol kanatta da görev alabilen Evgen'in Transfermarkt değeri 5 milyon euro . Albert Riera'nın 3 milyon euro'ya geldiğini düşündüğüm de 5 milyon Evgen için gerçekten çok iyi bir rakam ayrıca oynadığı ligin fiziksel olarak da zorlu bir lig olduğunu göz önünde bulundurursak bizim ligimizde çok büyük bir fark yaratabileceği kesin.





20 Ekim 2011 Perşembe

Emre Can



  Futbol hayatına Eintracht Frankfurt altyapısında başlayan Emre bir sene sonra Bayern Münih U-17 takımına geçti ve iki sene de Bayern Münih 2 ye yükseldi. 1994 doğumlu 1,86 boyundaki Türk asıllı Alman futbolcu sırayla Almanya U-15,U-16 takımlarında forma giymiş ve şu anda Almanya U-17 de takım kaptanı ve takımın en kilit isimlerinden biridir.. Orta saha ve ön libero olarak görev yapan  Emre gerektiği zaman stoperde de oynayabiliyor. Oynadığı bölgeye göre çok üst düzey bir tekniğe sahip aslında alışılmış bir sözle " oyunu her iki yönüyle de oynayabilen bir oyuncu". Savunmasının yanında ani çıkışlarıyla attığı goller ve assitlerle her zaman oynadığı takımın gizli silahı konumunda da olan genç futbolcu önümüzde ki yıllarda ismi ezberlenen isimlerden biri olacağa benziyor.

7 Ekim 2011 Cuma

Mervan Çelik



26 Mayıs 1990 doğumlu Türk asıllı Mervan, futbola IF Warta'da başladı ve daha sonra BK Hacken takımının alt yapısında oynadı ve 2007 de GAIS takımına katıldı. Yapılan bir röportajda futbola forvet olarak başladığını fakat artık kanatlarda oynadığını ve bunun hiç önemli olmadığını her yerde yeteneklerini gösterebileceğini vurguluyor. İlk milli deneyimini İsveç U-19 milli takımında yaşayan ve şu anda İsveç U-21 milli takımında forma giyen Mervan 2008 ve 2009 da GAIS formasıyla toplam 15 maça çıktı ve 1 gol attı , 2010 da ki 27 maç 3 gol 1 asistlik performansından sonra asıl patlamasını 2011 sezonundaki 28 maçta 14 gol 3 asistlik performansıyla gösterdi. Transfer döneminde ismi sıkça Galatasaray'la anılan Mervan'ın en dikkat çeken özelliği sahip olduğu üst düzey top tekniği. Tekniğinin yanında isabetli ve etkili şut yüzdesinin yüksek olması onu oynadığı ligin üstünde bir futbolcu yapıyor.




26 Eylül 2011 Pazartesi

Galatasaray - Eskişehirspor


          Oyuncu incelemelerinden sonra ilk kez bir maç incelemesi yapıyorum bunun nedeni ise bu maçın gelecekte dönüm noktası ilan edilecek bir maç olma ihtimalinin çok yüksek olması. Maçtan önce Eskişehirspor'un maçı domine edeceği beklenmekteydi bu olmasa bile en azından Galatasaray'ı kilitleyebileceği konusunda ben dahil herkes hemfikirdi. Tam bu noktada maç dönüm noktası olabilecek bir noktaya geldi çünkü  Galatasaray belkide çok uzun zamandır yapamadığı şeyleri yaptı. Eskişehir baskıya başladığı anlarda ayağa pas yapıp bu baskıyı savuşturduğunu gördük bu belkide 2-3 senedir görülmeyen bir durumdu.İlk haftalarda bekleneni pek veremeyen Selçuk, bugün pasörlük özelliğini devreye soktu ve orta sahada pas dağıtımını eline almaya başladı ayrıca önünde ona ayak uydurabilen bir Engin olunca Alper önderliğinde Galatasaray orta sahasını hapsetmeye çalışan Eskişehir bunu bir türlü başaramadı. Eskişehir tehlikeli olduğu anlarda genelde buna hırsı ile tekniği aynı düzeyde olmayan oyuncuların bireysel hataları neden oldu. Benim için maçın bir diğer önemli yanı Felipe Melo idi çünkü sahada Hagi'den sonra ilk defa sahaya hakim olan taraftarı coşturan ve takıma bu kadar yüksek katkıda bulunan bir oyuncu vardı. Hagi kendi bölgesinde  nasılsa Felipe Melo da ön libero bölgesinde aynı performansı gösteriyor.


 Maçın manevi açıdan da büyük önemi vardı çünkü hem Jupp Derwall hem de Alpaslan abimizi saygı ve özlemle andık. Bu açıdan da bakarsak eğer ileride gerçekten bu maçın bir dönüm noktası olduğunu görürsek manevi açıdan da güzel bir dönüm noktası olacaktır.




MEKANINIZ CENNET OLSUN ...

25 Eylül 2011 Pazar

Nuno Reis



1991, İsviçre doğumlu Portekizli genç stoper , Fatima şehrinde futbol oynarken Vasco da Gama tarafından keşfedildi.3 sene içinde gelecekte iyi bir stoper olacağının sinyallerini veren Reis ,2003 yılında Sporting Lizbon bünyesine katıldı ve Cercle Brugge takımına kiralık verildi hala orada kiralık olarak oynamaktadır. Reis, genç yaşına ve kiralık olmasına rağmen Brugge'de kaptanlığa kadar yükseldi. Sert, mücadeleci ve ayağına hakim bir stoper görüntüsü veren Reis, Kolombiya'da düzenlenen 20 yaş altı Dünya kupasında Portekiz'in final maçına kadar hiç gol yememesinde en büyük pay sahibi ayrıca takım kaptanıydı. Transfermarkt verilerine göre Reis'in piyasa değeri 1 milyon euro.
  Reis'in oyun zekası ve pas yeteneği attığı bu muhteşem uzun pasla anlaşılıyor.
       

24 Eylül 2011 Cumartesi

Riad Boudebouz


Futbol hayatına fransanın Colmar takımında başlayan Cezayirli futbolcu aynı zamanda Fransa pasaportuda taşımaktadır.Orta sahanın atağa dönük heryerinde oynayabilen ama sol kanadı tercih eden boudebouz 2004 yılında Sochaux a transfer oldu ve Sochaux nın B takımında 4 sene oynadıktan sonra 18 yaşında A takıma yükseldi. 18 yaşında Fransa 1. Liginde 26 maçta 3 gol, 3 asistle oynadı . 2009-2010 yılında ise 43 maça çıktı ve 6 gol attı. Geçen sene ise 43 maçta 8 gol 8 asistlik bir performans sergiledi. Çok hızlı oluşu , tekniği ve pes etmeyişiyle günümüz futboluna uyan bir stile sahip olan Boudebouz Fransada oynadığı için yumuşak bir oyun tarzına da sahip değil. Uzaktan isabetli şutları ve adrese teslim ara pasları onun değerini arttırıyor. Transfermarkt verilerine göre değeri 6,5 milyon euro fakat benim görüşüm Sochaux nın 10 milyona bırakabileceği yönünde. Çok ucuza getirilemeyecek bir oyuncu olsada ileride çok daha iyi ve pahalı olacağı kesin.
    

Kim Ojo


22 yaşındaki Nijerya'lı futbolcu şu anda Norveç'in Brann takımında forma giyiyor ve forvet bölgesinde oynuyor 1,92 lik boyuyla kafa toplarına oldukça hakim olan Ojo futbol hayatına Nijerya'nın Plateau United takımında başladı ve 2008 yılında Norveç'in Nybergsund IL-Trysil takımına transfer oldu. Ojo burada 76 maçta 38 gol atarak dikkatleri üzerine çekti. 2011 sezonu başlamadan yine bir Norveç ekini olan Brann a transfer oldu ve şu ana kadar çıktığı 13 maçta 9 gol 3 asist ile başırılı grafiğini sürdürdü. Kafa toplarındaki hakimiyeti ve güçlü fiziği sayesinde fizik gücünün kilit nokta olduğu ligimizde çok rahat bir şekilde oynayabileceği düşüncesindeyim. Boyuna rağmen beklenmedik biçimde hızlanabilen Ojo ülkemizde yeni bir   Emenike etkisi yaratabilir.


Herşey Futbol



     Futbol , birçok blog un açılmasının temel nedenidir aslında ve futbol okuyabileceğiniz birsürü blog var fakat burada yapmak istediğim bir Galatasaray'lı olarak her takımla ilgili olumlu olumsuz herşeyi yazabilmek ayrıca bilinmeyen yetenekleri göz önüne çıkarabilmek bakalım başladığımız bu noktadan ne kadar ileriye gidebileceğiz.